top of page

İran Haniye Suikastına Savaşa Yol Açacak Bir Cevap Vermeyecektir

Yazarın fotoğrafı: Oral ToğaOral Toğa

İran-İsrail çatışması son bir yıldır gündemden hiç düşmedi. Aksa Tufanı Operasyonu’yla başlayan süreç, Yemen’deki İran destekli Husi milislerinin saldırılarıyla daha da karmaşık bir hal aldı. Bu gelişmelerin ardından Aralık ayında İsrail’in düzenlediği bir dizi saldırı sonucunda Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Komutanı Seyyid Razi Musevi hayatını kaybetti. İsrail’in, İran’ın Şam’daki büyükelçiliğine yönelik saldırısı sonrasında gerilim bir başka boyuta taşınmış oldu ve diplomatik temsilciliğine yapılan bu saldırıya karşı İran, doğrudan İsrail’e saldırarak yanıt verdi. Pratik sonuçları itibarıyla İsrail’e ağır zaiyat vermemiş olsa da bu saldırı, İran’dan doğrudan yapılması sebebiyle önem arz ediyor.

 

Bu süreç içerisinde İran iç siyaseti de yoğundu. Konut krizinden su meselesine kadar çok sayıda sorunla başa çıkmaya çalışan İran’da Mart ve Mayıs aylarında iki turdan oluşan Meclis seçimleri gerçekleştirildi. İkinci tur seçimlerinin gerçekleştirildiği 10 Mayıs tarihinden tam dokuz gün sonra ise gelecekte Devrim Rehberi olacağı düşünülen ve İran siyasetinde oldukça önemli bir yeri olan İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir-Abdullahiyan, kendilerini taşıyan helikopterin düşmesi sonucu öldüler. Böylece İran yeniden seçim sürecine girmiş oldu.

 

Cumhurbaşkanlığı seçimleri ise oldukça ilginç gelişmelere sahne oldu. Birçok önemli ismin adaylık başvurusu yaptığı seçimlerde Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) tarafından yalnızca altı aday onaylandı. Onaylanan adaylar arasında Muhammed Bakır Kalibaf ve Said Celili gibi önemli muhafazakâr isimlerin yanı sıra daha önce adaylığı AKK tarafından reddedilmiş olan Mesud Pezeşkiyan da vardı. Sürprizlerle geçen bir seçim sürecinin ardından Mesud Pezeşkiyan İran’ın yeni cumhurbaşkanı oldu. Pezeşkiyan’ın kabinesini kurmak için siyaseten özellikle muhafazakâr cenah tarafından çokça eleştirilen eski Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’e görev vermesi tartışmalara yol açtı. Yemin töreni vakti geldiğinde henüz yeni kabine belli olmamışken, Mesud Pezeşkiyan yemin ederek göreve başladı. Aynı günün gecesinde yemin töreni için davetli olan Hamas’ın siyasi kanadının lideri İsmail Haniye, Tahran’da kaldığı odasında suikasta uğradı.

 

İsrail’in Vermek İstediği Mesajlar Nelerdi?

 

Haniye’nin öldürülmesi, sadece bir suikast değil, aynı zamanda İsrail’in bölgeye ve özellikle İran’a vermek istediği çok katmanlı bir mesaj mahiyetinde. Haniye, İsrail’in daha önce kamuoyuna açıkladığı “ölüm listesi”nde yer alan önemli bir figürdü. Bu suikastın İran topraklarında gerçekleştirilmesi, olayın sembolik önemini daha da artırıyor. Öncelikle İsrailli karar vericiler, uzun zamandır bölgedeki bütün grupların İran’la aralarına mesafe koymalarını, İran’a güvenmemelerini ve İran’la işbirliğine son vermeleri gerektiğini vurguluyordu. Birçok İsrailli sosyal medya hesabı da bu olayı “İran’la yakınlaşmanın bir sonucu” olarak servis etti.

 

Suikastın bir diğer amacı, İran’ı “kendi topraklarında bile misafirlerini koruyamayan” bir ülke konumuna düşürerek psikolojik üstünlük elde etmek. Bu olay İran’ın güvenlik altyapısının zayıflığını gözler önüne sererken ülkenin caydırıcılık gücüne de ciddi bir darbe vurdu. Keza İbrahim Reisi’nin cenazesine gelen “direniş cephesi” üyeleri, iki gün süren bir toplantı gerçekleştirmişlerdi. Bu suikasttan sonra artık böylesi bir toplantının aynı açıklıkta tekrarı mümkün olmayacaktır. Suikastın zamanlaması oldukça önem arz ediyor. Zira eylemin, uluslararası katılımlı bir tören sonrasında gerçekleştirilmesi, İsrail’in caydırıcılığını yeniden gösterme çabası olarak yorumlanabilir. Bu hamle, katılımcılara dolaylı bir tehdit mesajı vererek İran’ın güvensiz olduğu algısını pekiştirmeyi amaçlamış olabilir. 

 

Diğer yandan Haniye’nin barış görüşmelerini yürüten kilit bir figür olması da olayın bir başka önemli boyutu. Barış müzakerelerini yürüten bir isme karşı yapılan bu eylem, İsrail’in barış sürecine bakışı hakkında net ipuçları veriyor. Bu eylem, İsrail’in barış veya ateşkes arzusunda olmadığı, eylemlerini sürdürmekte kararlı olduğu ve İran’la artacak bir gerginlikten çekinmediği gibi birçok başka mesajı da içeriyor.

 

Son olarak bu suikast, yapısı itibarıyla İbrahim Reisi’nin ölümünün de bir suikast olduğu düşüncesini güçlendirdi. Zira Haniye gibi üst düzey bir isme adeta “cerrahi” denilecek bir hassasiyette gerçekleştirilen bu eylem, Reisi’nin helikopteri konusunda da pekâlâ yapılmış olabilir. Reisi’nin kazasında da aydınlatılmayı bekleyen çokça soru bulunuyor ve ne Haniye suikastının ne de helikopter kazasının detayları İranlı makamlarca paylaşıldı.

 

İran’ın Olası Cevabı Ne Olacak?

 

İran basınına bakıldığında İranlı elitler, sürecin en başından beri yaşanan tüm bu olayları nükleer kapasiteye ulaşmamak adına kurulmuş bir tuzak olarak değerlendiriyor. Zira İran, nükleer silah teknolojisine ulaştığı anda çeşitli bir dokunulmazlık elde edeceğini biliyor. Bu dokunulmazlığı elde edene kadar da yaşanan tüm bu saldırılara mümkün mertebe verebileceği en düşük tonda cevaplar veriyor. İran bu saldırıya karşı da bir cevap verecektir, ancak bu cevap bir savaş yaratmaktan kaçınacağı şekilde olacaktır. İran, Şam’daki büyükelçilik saldırısına da cevabını hemen vermemiş, bir süre propaganda yaptıktan sonra İsrail’e düşük yoğunluklu da olsa doğrudan saldırarak karşılık vermişti. Bu saldırıya tepkisi de benzer olabilir. Öte yandan vekil güç ağları üzerinden de cevap vermeye girişebilir. Ancak gerek doğrudan bir saldırı almadıkça savaştan kaçınma stratejisi, gerekse nükleer kapasiteye ulaşana kadar sabretmesi gerektiğini düşünmesi sebebiyle İran’ın beklentileri yükselttiği kadar sert bir cevap vermemesi oldukça olası görünüyor.

 

Son olarak Haniye suikastıyla İsrail, İran’ın güvenilirliğine, caydırıcılığına ve devlet onuruna ciddi hasar verecek bir darbe vurdu. İran’ın bütün bunları yeniden tesis etmesi için ayrı ayrı stratejiler yürütmesi gerekiyor. Sahadaki diğer gruplar üzerindeki “karizmasını” ve yaptırım gücünü tekrar inşa edebilmek için sert bir cevap vermek isteyebilir veya zamana yayarak bunu çeşitlendirebilir.

 

Bu yazı ilk olarak 04.08.2024 tarihinde Perspektif'te yayınlanmıştı.r

Comments


IMG_3253.JPG

Merhaba!

Eğer yazılarla ilgili bir görüşünüz veya yorumunuz varsa aşağıdaki yorum kutucuğuna yorumunuzu bırakabilir veya iletişim bölümünden benimle temasa geçebilirsiniz.  Son olarak burada yayınlanan yazıların tamamı şahsi görüşlerim olup hiçbir kurumu veya kuruluşu bağlamadığını hatırlatmak isterim.

İyi okumalar dilerim.

bottom of page